5 Şubat 2009 Perşembe
GÖKÇEADA
17 Ocak 2009 Cumartesi
ATATÜRK EVLERİ
Atatürk’ün Türkiye sınırları içinde yaşadığı zaman içinde oturduğu, konakladığı veya kendisine hediye edilen evlerden günümüze gelenleri, restore edilip müze ev olarak korunmuştur.
Atatürk, memleketin gittiği her köşesinde kimi zaman kerpiç, kimi zaman köşk veya yayla, şehir evlerinde konaklamış, çalışmalarını bu evlerde yapmış, dinlenmiş, gecelemiş. Günümüze gelen bu evlerden bazıları yıkılmış, bazıları yangın felaketi gibi çeşitli nedenlerle ortadan kalkmışsa da bir çoğu amaca uygun olarak düzenlenmiş. Evler, o dönemi yansıtan ve Atatürk’ün kullandığı eşyalarla döşenerek müze haline getirilip ziyarete açılmış. Atatürk’ün ruhsal yapısı içinde bulunan ev sevgisi, ev töresi, ev bakımı, ev vefası, estetik duyarlılık, ince zevkleri, unutulmayan anıları gibi özellikleri yaşadığı evlere de yansımış.
Ulu Önder Cumhuriyeti kurup, Ankara da yerleşik bir yaşam biçimine kavuşuncaya kadar Türk milleti kendisini konuk edebilmek, sevgi ve saygısını gösterebilmek için çırpınmış. Ata’nın yurt gezilerinde konuk olduğu bir çok ev sahipleri tarafından koşulsuz olarak kendisine hediye edilmiş. Atatürk’ün ömrü boyunca kendi malı olan, ona özgü, kendi parasıyla alınmış veya yaptırılmış mülkü olmamış. Ankara’da Söğütözü’nde ki 25-30 metre karelik küçük kulübesinden başka evi de yok. Kendisine hediye edilen evlerin tüm anahtarlarını hastalığı sırasında noter aracılığı ile ve tapularıyla birlikte ait oldukları şehirlere, sahiplerine göndermiş, sahibi yaşamayanları da hükümete kültür hizmetinde kullanılmak üzere emanet etmiş.
BUNLARDAN BAZILARI:
SELANİK ATATÜRK EVİ
MANASTIR ASKERİ İDADİSİ
CEABAT-BİGALİ ATATÜRK KARARGAHI MÜZESİ
İSTANBUL-AKARETLER ATATÜRK EVİ
SİLVAN ATATÜRK EVİ
İSTANBUL-ŞİŞLİ ATATÜRK MÜZESİ
SİVRİHİSAR-ZAİMOĞLU KONAĞI
UŞAK-DUMLUPINAR ORDU KARARGAHI
AFYON-ATATÜRK KARARGAH MÜZESİ
İZMİT MÜZESİ-AV KÖŞKÜ
ALANYA-ATATÜRK EVİ VE MÜZESİ
İSTANBUL-DOLMABAHÇE SARAYI
SAVARONA YATI
KONYA-ATATÜRK MÜZESİ
AKŞEHİR-ATATÜRK VE BATI CEPHESİ KARARGAHI MÜZESİ
İZMİR HÜKÜMET KONAĞI ADANA ATATÜRK MÜZESİ
BALIKESİR-SACİTZADE MAHMUT BEY KONAĞI
23 Mayıs 2008 Cuma
KIYIKÖY
Gönderen MEL zaman: 00:52 2 yorum
Etiketler: YAKIN İSTANBUL
15 Mayıs 2008 Perşembe
GÖLTÜRKBÜKÜ
5 Mayıs 2008 Pazartesi
AVŞA ADASI
2 Nisan 2008 Çarşamba
Harbiye
Akçakese
Gönderen MEL zaman: 15:51 0 yorum
Etiketler: İSTANBUL, YAKIN İSTANBUL
30 Mart 2008 Pazar
Ayvalik & Midilli
Midilli’den gelenler, alış verişin yanında tarihi kentin daracık Arnavut kaldırımlı sokaklarını, bitişik düzende konulmuş taş evlerini gezip görüyorlar. O evlerden sokağa taşan sıcak sohbetlerine iştirak ediyorlar. Annelerinin ve babalarının doğdukları yerlerde, geçmişe vakit ayırıyorlar. Bu ziyaretler onları mutlu ediyor.
Ayvalık, hep ilgi ile izlenen özlemle gidilen ve insanlarda alışkanlık yapan bir sahil kenti. Kendisine ve Ege’ye özgü dokuyu korumasını başarmış. Cunda, özgünlük konusunda rakipsiz. İster Rumlar, ister Türkler yaşasın bu doku her zaman korunmuş ve yaşama geçirilmiş. Ama son bir iki yıl içinde daha önemli gelişmeler kaydedilmiş. İki yaka arasında bu dostluğu ve kardeşliği güçlendirecek ve devamlı kılacak şekilde çalışmalar başlatılmış. Ve bu çalışmaların içinden, Ayvalık’ta bu gün başlayıp (15 Haziran) iki gün sürecek olan bir Kültür ve Sanat Festivali çıkmış.
Ayvalık Belediyesinin, Ticaret Odasının, Ayvalık Otel ve Pansiyoncular Derneği, Sivil Toplum Kuruluşlarının de destek verdiği ve Midilli’de bulunan partnerlerin katılımıyla gerçekleştirilecek olan “Ayvalık-Midilli Kültür Sanat Günleri” 15 Haziran akşamı başlayıp,16-17 Haziran 2007 tarihlerinde Ayvalık’ta gerçekleştirilecek.
14 Şubat 2008 Perşembe
MEXICO
Bu durum eski Maya İmparatorluğunun doğuşuna tesir etti.
Bu imparatorluk, 4. yüzyılda târih sahnesine çıkarak yedinci asırdan sekizinci asır sonuna kadar, Yucatan’dan Guatemala’ya kadar genişledi. Aynı dönemde birinci ve dokuzuncu yüzyıl arasında ekonomik ve sosyal yönden Mayalar derecesinde teşkilâtlanmış çeşitli medeniyetler, Oaxaca da, merkezî yaylada ve körfez kıyısında geliştiler.
Bunlara klasik medeniyetler adı verilir. Sonra, 9. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar gelişen Tula Toltekleri ortaya çıktı. Fakat bunların medeniyeti yeni kabîlelerin tesiri altında değişikliğe uğradı. 987 yılında Maya-Toltek karışımı yeni bir medeniyetin doğmasına sebep olan, yeni Maya İmparatorluğu kuruldu. Aynı dönemlerde kuzey kabîleleri yayla üzerine yerleşerek şehir hayatına geçtiler. Aztlan’dan gelen Mexica kabîleleri 1325’te Tenochtitlon (Mexico) şehrini kurarak, 50 yıl sonra ilk hükümdarlarını seçtiler.
Aztekler, kabîleler arası rekâbetten faydalanarak 1430’dan 1521’e kadar genişleyen büyük bir imparatorluk kurdular. Sâdece Michoacan Taraskları önünde başarısızlığa uğrayan Aztekler; Totonaktası, Zopatekleri ve Mikstekleri hâkimiyeti altına aldılar. İspanyollar ülkeyi ele geçirmek için, Azteklere karşı duyulan kinden faydalandılar.
1519’da İspanyollar, Cortès komutasında çıkarma yaptılar ve Veracruz şehrini kurdular. Meksika, 1535’te İspanyanın genel vâliliği hâline geldi. İspanyol istilâsı, kuzeye ve güneye doğru uzanarak 17. asır sonuna kadar, devâm etti. Ekseriyâ acımasız olan Hıristiyanlaştırma geleneksel dinlerle mücâdele etti ve yerli medeniyet yok edildi.
1571’de Mexico’da engizisyon kuruldu. 1519’larda kesin olarak bilinmemekle beraber, 25 milyon olduğu tahmin edilen yerli nüfus, 1650’ye doğru 1.500.000’e düştü. Ekonomik reformlara rağmen İspanyol idâresi, yerliler ve melezler kadar beyazlar için de dayanılmaz bir hâle geldi. 1810’da İspanyolları ülkelerinden kovmak için harekete geçtiler.
11 yıl süren bir bağımsızlık savaşı sonunda, 1821’de Kral Nâibine Cordoba Antlaşması imzâlatıldı. 1824’te bağımsızlık îlân edildi. Bağımsızlığı, iç ve dış savaşların sebep olduğu yarım yüzyıllık karışıklıklar dönemi tâkip etti. Santa Anna’nın diktatörlüğü esnâsında yapılan ABD ile savaş sonucunda, 1848 Guadalupe Antlaşması ile New Mexico, Teksas, Kaliforniya kaybedildi. 1855’te liberaller başarı kazandı. Bir iç savaş sonunda Juarez muhâfazakârları kazandı, fakat bunlar dış borçları tehir etmek zorunda kaldı.
Bunun üzerine Fransa, İngiltere ve İspanya askerî müdâhalede bulundu. Juarez’in tekliflerini, Lâtin Amerika’da Fransa yararına Katolik bir imparatorluk kurmak isteyen Üçüncü Napolyon reddetti ve Meksika’yı istilâ etti.
Juarez’in başkanlığından sonraki Porfino Diaz’ın uzun diktatörlüğü sırasında (1876-1911) ekonomi, sosyal adâletsizlik ve yerli köylülerin sömürülmesi pahasına gelişti. Diaz’ı düşüren liberal Madero, ihtilâlci halk akımlarını bastıramadı ve 1913’te katledildi.
Carranza karışıklıklar ortasında 1917 anayasasını kabûl ettirdi ve halka yönelik bir siyâset tâkip etti. Obrago’nun başkanlığında (1920-1924) tarım reformunun uygulanması başladı. Bunun bir katolik tarafından katledilmesi ve şiddetli Katolik direnişi sonucunda, kiliseye karşı son derece katı ve bâzan öldürücü bir siyâset başladı. Lazoro Cardenasi, Başkanlığı (1934-1940) sırasında dînî mücâdeleleri yatıştırarak modernleşme politikası tâkip etti. İkinci Dünyâ Savaşından sonra sanâyileşmeye büyük önem verildi
Gönderen MEL zaman: 15:03 0 yorum
Etiketler: DÜNYA DEDİKLERİ, MEKSİKA