Küba'yı görmek için oraya kadar gitmenize hiç gerek yok. Downtown Miami'nin hemen batısında yer alan Little Havana Küba'nın küçük bir kopyasıdır. Sokaklar, caddeler, evler kısaca her yer Küba'nın esintilerini taşımaktadır. Her yıl Mart ayında bu bölgede düzenlenen ve yaklaşık bir milyon kişinin katıldığı Calle Ocho festivali Kübalılar'in geleneklerine sadık kaldıklarını gösterdikleri bir festivaldir.
30 Temmuz 2007 Pazartesi
MIAMI
Küba'yı görmek için oraya kadar gitmenize hiç gerek yok. Downtown Miami'nin hemen batısında yer alan Little Havana Küba'nın küçük bir kopyasıdır. Sokaklar, caddeler, evler kısaca her yer Küba'nın esintilerini taşımaktadır. Her yıl Mart ayında bu bölgede düzenlenen ve yaklaşık bir milyon kişinin katıldığı Calle Ocho festivali Kübalılar'in geleneklerine sadık kaldıklarını gösterdikleri bir festivaldir.
Gönderen MEL zaman: 14:38 0 yorum
Etiketler: DÜNYA DEDİKLERİ
27 Temmuz 2007 Cuma
KÜLTÜREL YAPILAR
Kent en az 17. yy.'dan sonraki sömürge dönemi yapıları bakımından zengindir: büyük Zocalo alanındaki katedral ve churrigueresco üslubunda Sagrario; ince bir işçilikte çalışılmış Guadalupe kilisesi ve Pocito capellası; manastırlar, kiliseler, Ulusal saray ya da Madenler sarayı gibi saraylar. 19. yy.'ın seçmeciliğinden sonra, 1920-1930'dan başlayaarak, modern mimarlarla, Rivera, Orozco ve Siqueiros gibi duvar ressamlarıyla bir yenileşme hareketi ortaya çıktı.
1949'da yeni üniversite sitesinin yapımına başlandı; sitenin en ayırt edici yapısı Gustavo Saavedra, Juan Martinez de Valesco ve Juan O'Gorman tarafından yapılan merkez kitaplığıdır. 1964'te Mario Pani, Tlatelolco Aztek tören merkezi kalıntılarını da içine alan La Plaza de Las Tres Culturas'ı gerçekleştirdi.
Siqueiros kültürel polyforumu 1971'de açıldı. Chapultepec parkı içindeki Antropoloji ulusal müzesi, Pedro Ramires Vasquez tarafından 1963-64'te tasarlandı. Burada Kolomb öncesi dönemden ve yerlilerden kalma olağanüstü koleksiyonlar sergilenmektedir.
Mexico'nun önemli müzelera arasında, Ulusal tarih müzesi, Kral naipliği resim müzesi, San Carlos Akademisi'ni saymak gerekir.
Gönderen MEL zaman: 15:38 0 yorum
Etiketler: DÜNYA DEDİKLERİ, MEKSİKA
MEKSİKA DA TATİL
Gönderen MEL zaman: 15:32 0 yorum
Etiketler: DÜNYA DEDİKLERİ, MEKSİKA
MEKSİKA MUTFAĞI
Meksika'da hem her bölgenin kendine özgü, hem de ülkenin tümünde geçerli geleneksel yemek türleri vardır. Fasulye, pirinç, balkabağı, biber, kış armudu ve domates en çok kullanılan ürünlerdir. Ülkede biber bol ve çeşitlidir. Biberlerin rekleri sarıdan yeşile, kırmızıya kadar, meyvelerin de boyları 3 mm.'den 20 cm.'ye kadar değişebilir. Biberlerin lezzetleri de birbirinden farklıdır. Çoğu kez bir yemekte değişik türde birkaç biber kullanılır.
Kurufasulyeyle yapılan yemekler çok fazladır. Haşlanıp ezilip ve kızartılmış fasulye aynı zamanda tortilla içi olarak da kullanılır. Tortilla 'da değişik nitelikleri olan bir yemek türüdür. Sadece ekmek olarak değil aynı zamanda üstü çeşitli malzemeyle süslenerek pizza olarak da kullanılır. Tortilla ayrıca katlanıp içi değişik malzemelerle doldurularak da kullanılabilir. Bunun en yaygını tacos'tur. İçleri etle doldurulan hamurlu yiyaceklerde tamale ve enchilada'dır.
Meksika'da tatlı pek yenmez, halk meyveya çok düşkündür. Tatlılar genellikle yumurta ve şekerden yapılır. Kavun, karpuz, domates ve çilek büyük önem taşır. Meksika kaliteli kahve üreten ülkeler arasında yer alır. Çikolata, tatlı ve soslarda bol miktarda kullanılır.
Gönderen MEL zaman: 14:59 0 yorum
Etiketler: DÜNYA DEDİKLERİ, MEKSİKA
26 Temmuz 2007 Perşembe
VIETNAM
Gönderen MEL zaman: 16:11 0 yorum
Etiketler: DÜNYA DEDİKLERİ, VIETNAM
23 Temmuz 2007 Pazartesi
İRLANDA'YI GEZELİM
Blarney Taşı’nı öpmenin güzel söz söyleme sanatı ihsan ettiği var sayılır. Taş (aslında istilacıların üzerine kızgın sıvıların döküldüğü bir oyuğun eşiği) şatonun tam tepesinde, üzeri açık bir duvarın üstündedir. Taşı öpmek için sırt üstü yatıp birisi sizi tutarken başınızı geri devirirsiniz. Ücret yoktur ama bu akıl dışı efsaneye uyan insanlar sınavı geçtiklerine memnun oldukları için bahşiş verir. www.blarneycastle.ie
Yine romantik başka bir olay da iki gecede bir düzenlenen Orta Çağ İrlanda şölenidir.
Burren ayrıca dev kazanları, mevsimlik göller, mağaralar ve ırmakların da görüldüğü bir yerdir. www.burrenpage.com
Curragh Parkuru
John Welcome’ın tarih kitabı İrlanda’da At Yarışları’na göre “bu fuarlar her türlü alış verişi görmek üzere düzenlenirdi – evlilikler kutlanır, ölümler kaydedilir, yasalar tartışılır ve açıklanır, savunma yöntemlerine karar verilir; ama sonrasında mutlaka oyunlar ve yarışlar düzenlenirdi ve bunlar içinde de at yarışları en sevileniydi.” Bu fuarların en büyüğü Curragh’da düzenlenirdi ve bugünkü karşılığı İrlanda Derbi’si de bütün geleneksel İrlanda yarışları gibi aynı yerde düzenlenir.
Yarış parkuru ve çok sayıda haranın dışında Curragh’da 1646’da kurulmuş büyük bir askeri kamp da vardır. Burası 1914’te İngiltere yönetimine karşı gelen Edward Carson’ın Ulster Gönüllüleri’ne ateş açmaları emri verilirse başkaldırmakla tehdit eden İngiliz subayların bulunduğu “Curragh Ayaklanması’nın” yaşandığı yerdir.
Killarney gezisinden ne kadar hoşlanacağınız size bağlıdır. Bir arabanın içinden izliyorsanız Killarney’i sevmezsiniz. Burada en büyük zevklerden biri yumuşak havayı kaplayan nemli ormanların kokusudur. Kerry’nin diğer taraflarında da olduğu gibi yağmurun sizi engellemesine izin vermeyin. Her türlü hava, iyi ya da kötü, uzun sürmez. Aslında, Killarney gölleri çiseleyen yağmur altında daha güzel görünür. www.killarneywelcomes.com
Bu üç alanın en ilginci olan Newgrange tümsek mezarı MÖ 3100 yılına kadar uzanır, bu da onu İngiltere’de bulunan anıtlardan veya piramitlerden daha yaşlı yapar. Mezarlığın kendisinin de levhalardan yapılan kemerli bir tavanı vardır. Bu levhalar o kadar iyi yerleştirilmişlerdir ki su içeri sızamaz. Üç yan oda asıl odayı haç oluşturacak şekilde çevreler; her birinde insan kalıntıları içeren oyulmuş havuzlar bulunmuştur. Girişin karşısında bulunan bir taş kış dönümünde (21 Aralık) sabahın ilk ışıklarının bir aralıktan girip mezar odasına düşmesini sağlar.
Daha da ilginci, buradaki taşların çoğunun yarım helezonlarla, peşpeşe gelen daireler ve paralelkenarlarla süslenmiş olmasıdır. Avrupa’daki Taş Devri insanları büyük ihtimalle sanılandan daha az ilkeldi. Diğer mezar odalara gelince, arkeologlar Knowth’u daha yakın incelemeye almıştır. Bu mezarın Newgrange’dan 500 yıl daha yaşlı olduğu ve muhtemelen daha karmaşık olduğu düşünülmektedir.
Killorglin, Killarney ve Dingle şehirleri arasındaki yol üzerindeki stratejik konumunu en iyi şekilde değerlendiren hareketli bir köydür. 10-12 Ağustos’ta düzenlenen – İrlanda’nın en eski festivali olan ve pagan zamanlarına kadar uzanan – Puck Fuarı’yla ünlüdür. Fuarın ilk günü bir dağ keçisine Kral Puck olarak taç giydirilir ve şehre tepeden bakan uzun bir tahta oturtulur. Bunun nereden çıktığına dair çok sayıda açıklama bulabilirsiniz ama fuar bugünlerde temel olarak içki içme festivalidir ve kavgalar çıkabilir.
Wicklow Dağları
Dağların tam kalbinde Glendalough bulunur: gizli, baştan çıkarıcı, kenarları dik ve ağaçlı bir vadi.
Diğer bir ünlü güzellik de Avonmore ve Avonberg nehirlerinin birleştiği, Thomas More’un Suların Birleşmesi isimli şarkısında anlatıldığı var sayılan Avoca Vadisi’dir.
Gönderen MEL zaman: 14:49 0 yorum
Etiketler: DÜNYA DEDİKLERİ, İRLANDA
İRLANDA- Şarkı ve Dans
Başka ülkeler geleneksel müziklerinin kitlelere seslenen pop müzikle beraber yok olduğunu görmüşse de İrlanda çok büyük bir mucizeye tanık olmuştur, binlerce genç eski melodileri ve şarkıları alıp onları 21. Yüzyıl’a taşımıştır.
Chieftains ve Clannad gibi grupların uluslararası başarıya ulaşmasıyla İrlanda müziği hem yurt içi hem de yurt dışında hayat bulmaya başlamış ve Riverdance topluluğu İrlanda dansını 1990’larda canlandırmıştır.
Pop listelerinde U2, Boyzone, the Corrs ve B*witched gibi İrlandalı grupların yakaladığı başarı kaset yapımcılarının pop müzikte olay yaratacak bir sonraki kişiyi bulmak için Dublin’e koşmalarına sebep olmuştur.
Peki geleneksel İrlanda müziği tam olarak nedir? İrlandalılar tartışmayı seven insanlar olduklarından bu sorunun tek bir yanıtı yoktur. Gerçek müzik meraklılarını “Galway Bay” ve “Danny Boy” gibi şarkıların uluslararası alanda tipik İrlanda şarkısı kabul edilmesi muhtemelen ürpertir. Her ne kadar “Danny Boy’un” kökleri derinde olsa da halk şarkıları uzmanı böyle şarkıları çok modern kabul eder. Uzmanına göre bir şey ancak yüzlerce yıllıksa ve belirli çalma veya söyleme tarzına uyuyorsa geleneksel kabul edilir. Yine de gelenesel şarkıların çalındığı toplantılarda son 100 yılda ortaya çıkan göçmen şarkıları veya kahramanlık şarkılarının söylenmesi sık rastlanan bir durumdur.
Ulusal çalgı:
Hiç tartışmasız İrlanda’yla en fazla özdeşleştirilen çalgı arptir. Ulusal amblem olduğu için bozuk paraların üzerine bile basılır. Arpten bahseden belgeler 11. Yüzyıl’a kadar uzanır. Bu tarihte arp Galli kralların ve prenslerin saraylarında İrlandalı ozanların şiirlerine eşlik etmesi için kullanılırdı. Ancak antik Gal uygarlığının 17. Yüzyıl’da başlayan İngiliz baskısının altında çözülmeye başlamasıyla arp çalanların da yeni görevler bulması gerekmiştir. Çoğu kendini yollara vurmuş, ülkeyi gezmiş ve soyluları zamanın “Büyük Evleri’nde” eğlendirmeye başlamıştır.
Müziği flütçüler çalar:
18. Yüzyıl’da ortaya çıkan İrlanda dansı geleneksel müziğin çalınmasıyla yakından ilintilidir. Zamanın gezginleri dansın yoksullar arasında yaygın olduğundan bahsetmiştir. O derece ki, usta dansçılar ülkeyi ev ev gezmekte ve köylüler çocuklarına dans etmeyi öğretsinler diye onlara para vermektedir. Her ustanın belirli bir alanı vardır ve bir bölgeye yerleştiği altı hafta içinde bir müzik ve dans festivali de olmasına gayret eder.
Eski danslar arasında kadın ve erkekler arasındaki grup dansları ve bugün cig ve makara olarak bilinen bir dizi melodi ve tempo sayılabilir. Sınırlı bir alanda dans etmek gibi kişilerin becerilerini gösterebilecekleri danslar çok ilgi görmektedir.
Eskiden yağmur yağdığında faaliyetler ahırlara taşınırdı. Güzel havalarda ise kırlarda veya yolların kavşağında gerçekleşirdi.
Gönderen MEL zaman: 14:43 0 yorum
Etiketler: DÜNYA DEDİKLERİ, İRLANDA
MONACO PRENSLİĞİ
Not: Monako somut bir sınırı (duvar, tel örgü vb.) ve gümrüğü olmayan tek ülkedir.
Gönderen MEL zaman: 14:36 0 yorum
Etiketler: DÜNYA DEDİKLERİ
19 Temmuz 2007 Perşembe
MESİRE ALANLARI
ÜÇ DİNİN BULUŞMA MERKEZİ
18 Temmuz 2007 Çarşamba
ALTINOLUK
17 Temmuz 2007 Salı
YAŞAM
Gönderen MEL zaman: 16:48 0 yorum
Etiketler: DÜNYA DEDİKLERİ, MOĞOLİSTAN
MOĞOLİSTAN'DA TÜRK HALKLARI
Moğalistan Çin egemenliğinde uzun bir süre yaşadıktan sonra 1924'te "Moğolistan Halk Cumhuriyeti" olarak kurulmuştur.
Mogolistan, Türklerin tarihinde ve geçmişinde önemli yer tutmuş ve ilk Anayurtlarının bir parçası olmuştur. Ayrıca Türklerin ilk bilinen yazılı metinleri Orhun Yazıtları (Kitabeleri) ve Yenisey Nehri kıyısındaki Kırgızların mezar kitabeleri 731-732 bu bölgededir.
Bu anıtlar Bilge Kağan ile Kültiğin adına dikilmiş Yuluğ Tiğin tarafından yazılmıştır. Türklerin birleşik Hanlığı Moğolistanda 546 da Orhon Nehri kıyısında kurulmuştur.
Bölge 840'ta Uygur Türkleri'nin egemenliğine geçmiştir. Moğol îınparatorluğunun çökmesi sonucu Uygur Türkleri'nin topraklan 1644-'ten 1911'e kadar Mançu Hanedanı'nın egemenliğine geçmiş ve burada Kazak, Urianhay vr Hoton boyları arasında yedi Türk toplumıı yaşamlarını sürdürmüşlerdir.
Ayrıca bölgede Özbek ve Uygurlar da az sayıda bulunmaktadır.
Bugün Moğolistan Halk Cumhuriyeti içinde 152.000 kadar Türk Halkları oldugu tahmin edilmektedir.
120.000 Kazak, 26.000 Urianhay, 6.000 Hoton, Türk dili konuşan ve Türk kökenli hane halklarıdır.Türk Halkları çoğunlukla ülkenin Kuzey ve Kuzeybatısında yaşamaktadırlar, Moğolistan Anayasasının ırk, cins, milliyet, din gözetilmeksizin eşit haklar verdiği sanılmaktadır.
Ve Moğol Anayasası'nda Türklere siyasal, ekonomik, sosyal halkların verildiği yazılmaktadır. Hatta Sovyet Kazakistan'ından buraya öğretmen, doktor, getirildiği kaynaklarca doğrulanmaktadır.
Bu bölgede ki Kazaklar hayvancılıkla uğraşmakta ve çiftçilik yapmaktadırlar. Bölgedeki Kazaklar milli kültürlerini korumaya büyük çaba göstermişlerdir.
Moğolca konuşan ve Altay dağlarında yaşayan Urihanhay'lar ve Hotonlar. hayvancılık ve avcılıkla geçimlerini sağlarlar.
Moğolistan'da 14 yaşına kadar eğitim zorunludur. 11 yıllık tarım ve sanayi okulları vardır. Okullarda Kazak programları , Moğol programlarının yanında uygulanmaktadır.
1986 verilerine göre Kazak bölgesinde dokuz ilkokul, onaltı ortaokul, bir de öğretmenokulu'nun olduğu kaynaklarca doğrulanmaktadır. Buradaki öğrenciler genellikle Kazakistan Cumhuriyeti Üniversitelerine, Alma-Ata'daki teknik okullara gitmektedirler.
Moğalistan'da din ve devlet işleri ayrı olup herkesin ibadet özgürlüğü bulunmaktadır. Türk halklarına ait camiler bulunduğu gibi Şamanizm ve Ataizm izlerine de rastlanmaktadır.
Eğitimde Kiril Alfabesi'ni kullanmaktadırlar.
Gönderen MEL zaman: 16:44 0 yorum
Etiketler: DÜNYA DEDİKLERİ, MOĞOLİSTAN
ÖREN
Ören, Kaz dağlarının denizle kucaklaştığı doğal sit sahası olarak korunan denizi ve oksijen oranı bakımdan dünyanın ikinci sırasında yer alan Ege’nin cenneti tatil beldesidir.
16 Temmuz 2007 Pazartesi
MALTA ADASI
Bugün Malta Parlamentosu'nun ve Cumhurbaşkanı konutunun bulunduğu saray, eskiden Malta Şövalyeleri'nin merkeziydi.
Malta'nın melezliğini en güzel tanımlayan unsur, ülkenin resmi dili "Malti", yani Magrip Arapçası'nın bir lehçesi.
Kültürel zenginliğin bir başka vitrini de eski Mdina, bugünkü adıyla Rabat kenti.
Gönderen MEL zaman: 15:04 0 yorum
Etiketler: DÜNYA DEDİKLERİ
13 Temmuz 2007 Cuma
MACHU PICCHU
Gönderen MEL zaman: 16:44 0 yorum
Etiketler: DÜNYA DEDİKLERİ, PERU
PERU CUMHURİYETİ
Peru bin yıllar boyunca Pre-İnka kültürüne sahip olan bir ülkedir. İlk göç eden yerleşimciler, M.Ö. 20.000 ile 10.000 yıllarına kadar bugünkü Peru'nun olduğu bölgeye gelmişlerdir. M.Ö. 4000 yıllarında tarla kurmaya ve hayvan yetiştirmeye başlarlar.
Bugün halen daha ayırt edilebilen en eski kültür, M.Ö. 800 ile M.Ö. 300 yıllarına kadar var olmuş olan Chavín de Huántar'dır. Titikaka Gölü çevresinde M.Ö. 1. yüzyıldan itbaren M.S. 1000 yılına kadar Tiahuanaco kültürü oluşur. Sahilde, And nehirlerinin sulak alanlarında M.S. ilk binyılda Lambayeque Bölgesi civarında Mochica gibi farklı kültürler oluşur. İnka Krallığı'ndan önce, gelişmiş şehir kültürü olan Chimú'nun başkenti Chanchan'dı.
İnka Krallığı 1200 civarında oluşur ve 1532'ye kadar bugünkü Kolombiya, Ekvador, Peru, Bolivya, Arjantin ve Şili'nin büyük kısmına genişler. Peru'nun yüksek platosunda bulunan Cusco şehri İnka Krallığı'nın başkentidir.
İspanyollar 1532'den itibaren bu ülkeyi fethederler ve İspanya Krallığı adına Peru Valiliği'ni kurarlarlar ki bu valilik, zirvesine ulaştığında bugünkü Panama'dan, kıtanın en güney noktasına kadar ulaşmıştır.
1821'de ülke José de San Martín ve Simón Bolívar tarafından kurtarılır ve bağımsızlığını kazanır. Bununla birlikte isyanlar ve iç savaşlar modern bir devletin gelişmesine engel olurlar.
Bugünkü Peru milli arması 25 Şubat 1825'de milli kongrenin kanunuyla kabul edilir. Çizimi parlamenter José Gregorio aittir.
Cusco - Kutsal İnka Vadisi:
3310 metre yükseklikte, And Dağları arasında yer alan İnka İmparatorluğunun başkenti Cuzco’nun Milattan Önce 1100 senesinde kurulduğu söylenmektedir. Quechua dilinde Cusco, göbekbağı anlamına gelmektedir çünkü İnkaların yaptıkları her yol, Cusco’ya çıkmaktadır. 1532 senesinde İnkaların nasıl kağıttan bir şato gibi birdenbire yok olduğu sırrını halen korumaktadır. Güneşin oğlu altın saçlı Manco Capac’ın günün birinde okyanusların ötesinden çıkıp geleceğine inanan İnkalar, Tanrı sandıkları İspanyollara her şeylerini hiçbir mücadele göstermeden vermişlerdir. Böylelikle General Francisco PIZZARO başkanlığındaki İspanyol istilası İnka Uygarlığını tarih sayfalarından silmekle kalmamış, medeniyetin yarattığı tapınakları yerle bir ederek yerine kiliseler ve malikaneler yaptırmıştı.
Gönderen MEL zaman: 16:32 0 yorum
Etiketler: DÜNYA DEDİKLERİ, PERU
12 Temmuz 2007 Perşembe
CHICHEN ITZA PİRAMİDİ-MEKSIKA
Gönderen MEL zaman: 17:02 0 yorum
Etiketler: DÜNYA DEDİKLERİ
10 Temmuz 2007 Salı
ATİNA
Kozmopolit ve modern bir şehir olan Atina, antik çağlarda da önemli bir ticaret ve kültür merkeziydi.
Atina'yı Akropol'ün zirvesinde seyrettikten sonra Olimpia-Zeus tapınağı, Hadrian kemeri ya da Arkeoloji Müzesi'ni ziyaret edebilirsiniz. Temmuz-Eylül ayları arasında yolunuz Atina'ya düşerse Dafni Şarap Festivaline'de gitmeyi ihmal etmeyin.
Gönderen MEL zaman: 22:54 0 yorum
Etiketler: DÜNYA DEDİKLERİ, YUNANİSTAN