30 Mart 2008 Pazar

Ayvalik & Midilli



Lozan anlaşmasından, insanları derin acılara iten, yerlerinden yurtlarından koparıp göçer hale getiren ve hala yaşananların acı izlerini yüreklerinde hisseden insanlar yaratan mübadele çıkmıştı.

Ayvalık, mübadelenin kalbiydi adeta. Hemen hemen tamamen boşalmış, gidenler bedenlerini götürüp, ruhlarını burada bırakmışlardı. Gelenler de çok mutlu olamamışlardı herhalde.
Çocuk olarak gelip Ayvalık’ta yaşlananlar veya gelenlerin çocukları, torunları, mübadeleyi mutlu birer insan olarak anlatmıyorlar. Hepsi, yüreklerinde zorunlu göçün açtığı yaraların derin izlerini taşıyor.
Mübadele’de, Ayvalık ve Cunda’ya daha çok, Midilli, Makedonya, Selanik ve Girit’ten gelen insanlar yerleştirilmişti.
Buradan da en fazla Midilli'ye gidenler olmuştu. Fakat söyledik ya, kendileri gitmiş ama yüreklerini burada bırakmışlardi. Gel zaman git zaman, yıllar geçtikçe, suyun iki yakasındaki insanlar, insan olmanın ortak paydasında buluşmaya başladılar. İki yakın komşu, aynı acılardan geçmiş, aynı topraklarda kök salmış, yemekleri, kültürleri, müzikleri aynı olan iki halk, geçmişe inat bir arada yaşamanın yollarını aradılar.
Dostlukla ve kardeşçe bir arada yaşamak isteyip, düşmanlıklar yerine halkların kardeşliğine dayanan tohumlar attılar. Ayvalık’ta bulunan Rum’ların Midilli’ye, Midilli’de bulunan Türklerin’de Ayvalık’a yerleşmeleri sonucunda iki ülke arasındaki siyasi atmosfer nasıl olursa olsun dostluk devam etti. Belirli dönemlerde azalmasına rağmen hiç kesilmedi.
Özellikle son yıllarda Midilli’den Ayvalık’a günübirlik gelip alış veriş yapanların sayısı 45.000’lere ulaşmış, özellikle Perşembe günü Ayvalık’ta kurulan halk pazarından alış veriş yapanların yarıya yakını Midilli’lerden oluşmaya başlamış.
Pazardan ve diğer esnaftan akla gelebilecek her şey alınıyormuş Midili’den gelenlerce. Bu da Ayvalık ekonomisine önemli derecede katkı sağlamış.

Midilli’den gelenler, alış verişin yanında tarihi kentin daracık Arnavut kaldırımlı sokaklarını, bitişik düzende konulmuş taş evlerini gezip görüyorlar. O evlerden sokağa taşan sıcak sohbetlerine iştirak ediyorlar. Annelerinin ve babalarının doğdukları yerlerde, geçmişe vakit ayırıyorlar. Bu ziyaretler onları mutlu ediyor.
Ayvalık’lılar ve oraya gelen tatilciler de uzakta ışıkları görünen komşu adaya karşı duyuyor aynı merakı. Bu arada yeni dostluklar kuruluyor, ziyaretler de çoğalıyor.

Ayvalık, hep ilgi ile izlenen özlemle gidilen ve insanlarda alışkanlık yapan bir sahil kenti. Kendisine ve Ege’ye özgü dokuyu korumasını başarmış. Cunda, özgünlük konusunda rakipsiz. İster Rumlar, ister Türkler yaşasın bu doku her zaman korunmuş ve yaşama geçirilmiş. Ama son bir iki yıl içinde daha önemli gelişmeler kaydedilmiş. İki yaka arasında bu dostluğu ve kardeşliği güçlendirecek ve devamlı kılacak şekilde çalışmalar başlatılmış. Ve bu çalışmaların içinden, Ayvalık’ta bu gün başlayıp (15 Haziran) iki gün sürecek olan bir Kültür ve Sanat Festivali çıkmış.

Ayvalık Belediyesinin, Ticaret Odasının, Ayvalık Otel ve Pansiyoncular Derneği, Sivil Toplum Kuruluşlarının de destek verdiği ve Midilli’de bulunan partnerlerin katılımıyla gerçekleştirilecek olan “Ayvalık-Midilli Kültür Sanat Günleri” 15 Haziran akşamı başlayıp,16-17 Haziran 2007 tarihlerinde Ayvalık’ta gerçekleştirilecek.
Cuma akşamı Leman Sam konseriyle start alacak olan festivalde iki ülke halklarına ait sanatçılar izlenecek, karşılıklı olarak değişik etkinlikler düzenlenecek. Ayvalık, Türkiye’de ki en iyi 10 dalış mekanları içinde bulunuyor. Oldukça fazla dalış noktası var. Çok zengin bir su altına sahip.
Festival, dalış konusunda iyi imkanlar içeriyor. İki halkın müzikleri, yemekleri, filmleri, edebiyatı değişik etkinliklerle sunulacak. Midilli ve Ayvalık’a ait güzel bir eski fotoğraf albümünden oluşan bir sergi var. Ve Eylül ayında Midilli’de tekrarlanacak olan festivalin anılarda hoş izler bırakarak gelecek senelerde tekrarlanması dileğiyle, gidecek olanlara güzel saatler yaşatılacak.

"Şimdi Ayvalık zamanıdır" diyorduk bu mevsimde hep.
Artık, "Ayvalık ve Midilli zamanıdır" diyeceğiz bundan böyle. Ve mutlaka ilave edeceğiz, “dalma zamanıdır” diyerek.
Ayvalık öyle hazırlandı ki dalış için “Su altı sıralamasında biz Kızıl Denizden sonra geliyorduk, ama uzmanlar bizi o sıralamada öne aldılar artık, bu yüzden mutlaka dalmalısınız bizimle” diyorlar. Festival, dalış için güzel imkanlar sunuyor ama en önemlisi suyun öte yakasındaki komşularımızla güzel dostluklar kurulması fırsatı var.
Kaçırmayınız derim, bu gün her zamankinden daha çok ihtiyacımız var iki halkın kardeşliğine.
Yazı : Bilsen Gürer