"Tanrı, insanların uzun omürlü olmaları için Bozcaada'yı yarattı"demiş Herodot...
Deniz zengini, ada fakiri Türkiye’nin, Ege’de sahip olduğu iki adadan biri olan Bozcaada’nın yüzölçümü çevresindeki adacıklarla beraber 42 km²’dir. Rüzgarıyla ünlü adanın en önemli özelliklerinden biri, her rüzgarda denize girilebilecek bir ya da birkaç plajının bulunmasıdır.
Denizi mavinin tüm renklerini barındıran, kumsalları sarı ince ipek gibi kumdan oluşan Bozcaadada, mor, mavi, pembe ve kırmızı kapılı bembeyaz rum evleri ve yemyeşil asmalarla bezenmiş dar sokaklarda dolaşırken, yaşadığınız kentin karmaşasından sıyrılmamak imkansız.
Adaya gelenlerin ziyaret ettikleri yerlerden biri de tarihi Bozcaada Kalesi. Adanın kuzey burnu üstünde kurulmuş olan kalenin, kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor.
Bozcada halkı, sofralık çavuş üzümü ve şarapçılıkta kullanılan vasilaki ve karasakız çeşitleri ile bağcılık literatürüne geçmişlerdir. Evliya Çelebi, Bozcaada’yı anlatırken "Buradaki gibi güzel çavuş üzümü, dünyanın hiçbiryerinde yetişmez." demektedir.
Ahalisi hem Türklerden, hem de Rumlardan oluşan adadaki küçük kasabada bugün bile Türk ve Rum mahalleleri bulunuyor.
Özellikle de 12-13 Ağustos tarihlerinde yapılan Bağbozumu Festivaline Amerikadan, hatta Avustralyadan gelen ve adaya yerleşenler var.
0 Comments:
Post a Comment